Çadır Kentlerde Yaşayan Depremzedelere İlişkin Skandal İddialar İnsanları Pes Ettirdi!
Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem sonrası evsiz kalan binlerce vatandaşımız çadır kentlerde yaşam mücadelesi veriyor. Bu felakette kadın ve çocukların da çok acı çektiği yadsınamaz bir gerçektir. Çadır kentlerde kalan kadınların birçoğu hem hijyen hem de güvenlik sorunuyla mücadele ediyor. Peki depremzedeler neler yaşıyor?
Maalesef 7.4 büyüklüğündeki Türkiye’nin en büyük sarsıntılarından biri, saat 04.17 sıralarında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana geldi. Maalesef 11 ilde binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, binlercesi de evsiz kaldı.
Evsiz kalan, gidecek yeri olmayan, oturduğu yerden çıkmak istemeyen insanlar için çeşitli bölgelerde çadır kentler kuruldu. Bu soğuk günlerde bebekler, yaşlılar, hastalar ve gençler bu çadır kentlerde yaşam mücadelesi veriyor.
Binlerce depremzedenin bire bir yaşadığı bu yaşam alanları ne yazık ki çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Temiz su, ısınma, hijyenik duş ve tuvaletlere erişim zorluğu depremzedelerin şikayetçi olduğu konulardan sadece birkaçı.
Deprem bölgesinde yaşamak bu kadar zorken kadın olarak yaşamak daha da zorlaşıyor. Bir yandan konutta olduğu gibi temizlik ve yemek gibi ‘görevler’ kadınlara yüklenirken, diğer yandan da hijyen ve güvenlik sorunlarıyla mücadele ediliyor.
Nevşin Mengü’nün yayınına katılan gazeteci Ruşen Takva, deprem bölgesindeki kadınların yıkanamadıkları için saçlarını kesmek zorunda kaldıklarını belirtti. Bu, biz kadınları açıkça gösteren örneklerden sadece bir tanesi.
Ayrıca Takva, Twitter’da bit ve pire salgını olduğunu ve kadınların geceleri tuvalete gitmeye korktukları için tuvaletlerini tuttuklarını ve sıvı tüketimlerini azalttıklarını yazdı. Hijyen sorunu dışında güvenlik sorunu da bayanların peşini bırakmamaktadır.
Ardından @itperest isimli kullanıcı, deprem bölgesindeki kadınların tuvaleti kullanmak için tenha bir yere gittiklerinde taciz edildiğini iddia etti.
Doğal afetlerde ve savaşlarda en çok zarar görenlerin kadınlar ve çocuklar olduğu hep söylenir. Maalesef bundan bin yıl önce de şimdi de durum böyle.